📝 Not:
Bu yazının duygusal derinliğini İngilizce olarak da kaleme almıştım. Eğer İngilizce okumayı seviyorsan, “The Power of Slow Growth in Blogging” başlıklı yazım da sana iyi gelebilir:
Her şey çok hızlı.
Daha fazla içerik, daha çok takipçi, sürekli bildirimler…
Ama ben başka bir yolu seçtim:
Yavaş büyümeyi.
Çünkü bir ağaç meyve vermeden önce…
Kök salmayı öğrenir.
Sessiz Ama Kararlı
Blog yazıları yazıyorum.
Okunup okunmayacağını düşünmeden.
Her yazıyla biraz daha büyüyorum.
Belki kimse fark etmiyor,
Ama ben kendimi fark ediyorum.
Ve biliyorum ki yavaş büyümek, dışarıdan görünmeyen ama içeride derin hissedilen bir yolculuktur.
Doğanın Ritimleriyle
Hiçbir ağaç bir gecede meyve vermez.
Ayakta durur, güneşi alır, toprağa kök salar.
Sessizce büyür.
Benim her blog yazım, içimdeki ağacı besleyen bir damla su gibi.
Ve biliyorum…
Bir gün biri o ağacın gölgesinde dinlenecek.
Yazmak Dönüştürür
Hızlı olmak istemiyorum.
Derin olmak istiyorum.
Kalıcı izler bırakmak için önce sabırlı bir yazar olmalıyım.
Bu blog benim antrenman alanım.
Ve yavaş büyümek, hem yazının hem de ruhun olgunlaşma biçimi.
Son Cümle
Yolum uzun biliyorum…
Ama manzarayı kaçırmamak için yavaş yürüyorum.
Belki bu satırlar boyunca sen de benimle yürüdün.
Eğer öyleyse, gerçekten minnettarım.
Okuyucuya Çağrı:
Sen de bu hızlı dünyada yavaşlamaya cesaret ettin mi hiç?
Yorumlara sadece bir kelime bile yazsan, belki bu yolculukta yalnız olmadığımızı anlarız.


