Kategori: kişisel gelişim

  • Fırtına Öncesi Sessizlik: Bir Cevap Yazısı

    Fırtına Öncesi Sessizlik: Bir Cevap Yazısı

    Bazen Bir Satır, İki Kalbi Birleştirir

    Dün bir yazı okudum.
    Yasemin Kafadar’ın kaleminden dökülen ‘O Sessizliği Çok İyi Bilirim’ başlıklı satırlar, benim ‘Görünmeyen Emek’ yazıma dokunarak bambaşka bir ruhla yeniden can buldu.

    Ama bu sadece bir alıntı değildi…
    Her kelimesi, benim iç sesimle buluşuyor gibiydi.

    Kendi sesiyle, kendi yüreğiyle yeniden yazılmıştı.
    Ve o an fark ettim:

    Bazen bir yazı yazarsın, ama başka biri onu tamamlar.


    Sessizlik Her Zaman Sükûnet Değildir

    “Fırtına öncesi sessizliktir” demişti Yasemin Kafadar…
    Ne kadar da tanıdık, ne kadar da haklı bir tespit.
    Dışarıdan sakin görünen hâllerin ardında, derin mücadeleler saklıdır.

    Ben de biliyorum o sessizliği.
    Kimsenin duymadığı, belki de duymasını istemediğimiz cümlelerin içinde büyüyen fırtınalar…

    Yarım kalmış yazılar, silinmiş satırlar, içten içe atılan ama kimsenin alkışlamadığı adımlar…


    Görünmeyen Emek, Görünmez Değildir

    Yasemin Kafadar’ın kaleminden dökülen o yazı, bana yeniden gösterdi:

    Bir cümle, başka bir yürekte yankı bulduğunda görünür olur.

    Görünmeyen emek, bazen bir başka kalbin aynasında ışığa çıkar.

    Ve bu, bir yazar için en büyük armağandır.


    Sessiz Ama Güçlü Yazılar

    Bu yüzden bu satırları, Yasemin Kafadar’a bir teşekkür olarak yazıyorum.
    Sessizliğin içindeki fırtınayı, o kadar derinden ve zarafetle ifade etmiş ki…

    Bir yazının sadece okunmadığını, hissedildiğini de bana yeniden hatırlattı.


    Okura Davet:

    Senin içindeki sessizlik en son ne zaman bir fırtına taşıdı?

    Yorumlarda paylaş.

    Belki de senin cümlen, bir başka yürekte yankı bulur…


  • Görünmeyen Emek

    Görünmeyen Emek


    Kimseye bir şey göstermediğin ama aslında en çok çabaladığın zamanlar vardır.
    Hiçbir şey üretmiyormuşsun gibi görünür, ama içeride birikiyordur her şey…


    Gün olur sadece bir satır okursun.
    Bir video izler, yarım kalmış bir projeye göz atarsın.
    Kimse “ne yaptın bugün?” diye sorsa, gösterecek bir şeyin yoktur.
    Ama sen bilirsin: içinden bir şey kıpırdamıştır.

    Çünkü görünmeyen emek, en derin inşadır.


    O satır kodu anlamaya çalışırken geçirdiğin sessiz dakikalar…
    Kapatıp açtığın sayfalar…
    Yarım bıraktığın ama vazgeçmediğin fikirler…
    Hepsi bir tohum gibi içindedir.

    Ve biliyor musun?

    O tohumlar sessizlikte büyür.


    Görünmediğin zamanlarda da ilerliyorsun.
    Dışarıdan fark edilmese de sen, içerden dönüşüyorsun.

    Her “boş gün” aslında kendine yaklaştığın bir gündür.

    Ve bazen hiçbir şey yapmadığın günler, en çok şeyin hazırlandığı günlerdir.



    💬 Soru ile bitiş:

    Senin görünmeyen ama içten içe seni büyüten çaban ne?

    Yoruma yazarsan birlikte görünür kılalım.

  • Bugün Bir Şey Değiştir: Küçük Adımlarla Büyük Dönüşümleri Başlat

    Bugün Bir Şey Değiştir: Küçük Adımlarla Büyük Dönüşümleri Başlat

    Bugün de Aynı Geçti Deme

    Bazen içimizden şöyle geçiririz:

    “Bugün de diğerleri gibi…

    Ama farkında olmadan o tekrarın içinde kendimizi unutmaya başlarız.

    Oysa değişim,

    ne büyük planlar ister

    ne mükemmel anlar.

    Bazen sadece bir karar yeter.

    Bir cümle, bir nefes, bir adım…


    Küçük Değişim, Büyük Başlangıç

    Bugün sadece 5 dakika erken kalk.

    Bir pencere aç, bir sokak boyunca yürü.

    Çalışma masasını düzenle.

    Bir satır kod yaz,

    bir sayfa kitap oku,

    ya da kalbine dokunan bir yazıya başla.

    Çünkü küçük olan, zamanla

    yönü değiştiren fırtına olabilir.


    Değişim, Dışarıda Değil — İçinde

    Sen kendine “Ben değişiyorum” dediğinde,

    Hayat da sana göre yeniden şekil alır.

    Beklemek, zamanı tüketir.

    Ama harekete geçmek, zamanı seninle yürütür.


    Mükemmeli Bekleme

    Başlamak için “mükemmel zamanı” bekleme.

    Çünkü başladığın anda zaman zaten mükemmel olur.

    Bugün, ertelediğin o “yarın” olabilir.

    Ve belki de o “bir gün“, tam olarak bu gündür.


    Güç Sessizce Bekliyor

    Unutma:

    Bazen tek bir küçük değişiklik, gelecekteki en güçlü hâline açılan kapıdır.


    Okura Çağrı:

    Peki sen bugün neyi değiştirmek istiyorsun?

    Bir satırla bile olsa, yorumlara yaz.

    Birlikte görünür hâle getirelim o sessiz dönüşümü.

  • Bir Adım At, Gerisi Gelir

    Bir Adım At, Gerisi Gelir

    Kalem Senin Elinde

    Hayal kurmak kolaydır.

    Bir an gözlerini kaparsın, başka bir hayat belirir zihninde.

    Daha huzurlu, daha cesur, daha sen gibi bir hayat…

    Ama bazı insanlar sadece hayal etmez.

    Onlar, düşse bile yeniden ayağa kalkar.

    Yara alsalar da yürümeye devam eder.

    İşte sen de onlardansın.

    Bunu bil, çünkü yüreğinde hâlâ kıpırdayan bir umut var.


    Bir Savaşçının Sessizliği

    Sana “dur” diyen çok olacak.

    İç sesin bile bazen korkuyla konuşacak:

    “Geç kaldın…”

    “Yapamazsın…”

    “Zaten herkes senden önde…”

    Ama o sesin içinden başka bir ses yükselecek:

    “Denemeye değer.”

    İşte bu sesi susturma.

    Çünkü sen sadece bilen biri değil, başlayan birisin.


    Hikâyen Daha Yazılmadı

    En güzel tarafı da bu:

    Yolun nereye çıkacağını kimse bilmiyor.

    Sen bile.

    Ama biliyor musun?

    Bu belirsizlik, yolda olmanın en büyüleyici hâlidir.

    Çünkü hikâyen henüz yazılmadı.

    Ve kalem hâlâ senin elinde.


    Ne Yapmalı?

    Yapmak istiyorsan: Yap.

    Bilmiyorsan: Öğren.

    Yorulduysan: Dinlen.

    Ama… ne olur vazgeçme.

    Çünkü bu dünyada sadece bilenler değil, başlayanlar kazanır.

    Ve sen başladığında anlayacaksın ki:

    “Aslında… o kadar da geç değilmiş.”


    Son Not:

    Bugün yalnızca bir adım at.

    Bir düşünceyi not al, bir cümle yaz, bir nefeslik umut kur.

    Çünkü her yolculuk,

    küçücük ama kararlı bir adımla başlar.

  • Yavaş İlerlemenin Gücü: Bir Adım Atın

    Yavaş İlerlemenin Gücü: Bir Adım Atın

    Büyük Planlar, Küçük Başlangıçlarla Başlar

    Bazı günler büyük hedeflerle başlarız:

    Yeni projeler, uzun okumalar, saatlerce kod yazmak isteriz.

    Ama sonra hayat araya girer…Yorgunluk, kararsızlık, dikkat dağınıklığı derken, gün hiç fark ettirmeden sona erer.


    Küçük Bir Adım Atmak Her Şeydir

    İşte o zaman kendime hep şunu hatırlatırım:

    “Hiçbir şey yapmamak yerine, bir küçük adım at.”

    Bir satır kod,

    Bir satır yazı,

    Bir kitap sayfası…

    Hatta sadece bir not defteri açmak bile yeter.


    Küçük Ama Etkili Alışkanlıklar Oluştur

    Küçük ilerlemeler görünmez gibi dursa da birikir.

    Ve biriken her şey, seni olduğun yerden alıp gideceğin yere doğru taşır.

    Bugün sadece 5 dakikan mı var?

    O hâlde o 5 dakikayı kendin için değerlendir.

    Çünkü hiçbir şey yapmamaktan daha kıymetlidir.


    Hızlı Olmak Zorunda Değilsin – Ama Durmamak Zorundasın

    Hızlı gitmek zorunda değilsin. durmak yok.”

    Bir küçük adım:

    Yeni bir alışkanlık başlatır,

    Bir zincir kurar,

    Ve seni hayalindeki versiyona yaklaştırır.


    📌 Okura Çağrı

    Bugün senin küçük adımın ne olacak?

    Yorumlarda paylaş.

    Belki de senin 5 dakikalık çaban, bir başkasına ilham olur.

  • Bir Satırla Başlayan Yolculuk: Blog Yazmaya Başlamak

    Bir Satırla Başlayan Yolculuk: Blog Yazmaya Başlamak

    Her Yol Bir Adımla Başlar

    Bugün fark ettim ki…

    Bazen sadece bir tuşa basmak, insanın içini titretebilir.

    Küçük bir başlangıç gibi görünür dışarıdan — ama içten içe bir dağın yerinden oynamasıdır.

    Bir satır yazmak, aslında kendine doğru atılmış sessiz bir adımdır.


    Mükemmel Değil, Gerçek Olmak Yeter

    Yıllardır yalnızca içimde konuşuyordum.

    Sözcüklerimi hep kendime sakladım.

    Ama artık anladım:

    Yazmak, sadece anlatmak değil; dokunmaktır.

    Kendine, bir başkasına, hayata…

    Bu yüzden mükemmel olmayı değil, samimi olmayı seçtim.

    Ve satırlarım dua gibi döküldü içimden.


    Bu Blog: Bir Başlangıcın Sesi

    Belki cümlelerim sade,

    Belki henüz kimse okumadı bile…Ama bu blog benim için bir sonuç değil, yolun ta kendisi.

    Bugün ilk defa yüksek sesle yürümeye başladım.

    Ve bu sessiz yürüyüş, bana ait bir zafer.


    Belki Senin de İçinde Bir Cümle Vardır

    Belki bir düşün, bir his, bir kelime…Belki hâlâ bekliyordur yazılmayı.

    İşte tam burası olabilir o başlangıç noktası.

    Çünkü bazen sadece bir cümle, yıllardır susturulmuş bir sesi özgür bırakır.


    Okura Çağrı:

    Senin yolculuğun nerede başladı?Belki sadece bir satırla…

    Yorumlara yaz. Belki senin sesin, başka bir kalbin cesareti olur.

  • Kodla Yükselen Hayat: Benim Yolculuğum

    Kodla Yükselen Hayat: Benim Yolculuğum

    Programlamaya Gönül Vermiş Bir İcra Memurunun Hikayesi

    Hayatımın bir yerinde şöyle bir cümle kurdum kendi kendime:

    “Devlet memuru olabilirim, ama hayallerim memuriyet sınırında kalmak zorunda değil.”

    Ben Mustafa Sait. SGK’da icra memuru olarak çalışıyorum. Mesleğimi severek yapıyorum. Ama içimde yıllardır kıpır kıpır bir başka tutku var: bilgisayar programcılığı.

    Nereden Nereye?

    İlk bilgisayarımda oyun oynarken başlamıştı her şey. Daha sonra kendime şu soruyu sordum:
    “Bu oyunları oynayan bensem, neden bir gün yapanı da ben olmayayım?”

    Zamanla meraklarım beni HTML, CSS ve JavaScript gibi kavramlara itti. Sonra Python, Django, React derken, artık YouTube’da eğitim videoları izlerken not defterim elimden düşmüyordu.

    Ama bir yandan sabah işe git, dosyalarla uğraş, bir yandan çocuklarla ilgilen, sonra programlama öğren… Kolay değil. Ama gerçekten istediğin bir şey varsa, fırsat yaratmayı öğreniyorsun.

    Gece 23:00’te Kod Yazmak

    Çocuklar uyuduktan sonra bilgisayarı açıp VSCode ekranına bakarken gözlerimden yaş geldiği zamanlar oldu. Yorgunluk değil bu, umut…

    Her satır kod yazdığımda, kendi geleceğimi şekillendiriyorum gibi hissediyorum. Yazılım bana sadece teknik bilgi değil, bir özgürlük hayali de veriyor.

    Bu Blog Neden Var?

    Bu blogda sadece teknik bilgiler paylaşmak değil, aynı zamanda bu yolculuğun duygusal tarafını da yazmak istiyorum. Çünkü biliyorum, benim gibi bu yola çıkan ama zaman zaman yorulan, yolunu kaybeden çok insan var.

    Bu blogda şunları bulacaksınız:

    • Kendi yazılım öğrenme sürecim
    • İş ve aile yaşamı arasında zaman yönetimi
    • Gerçek projeler, hatalar ve çözümler
    • Satranç ve yazılımın ortak noktaları
    • Kimi zaman sadece iç dökme yazıları

    Son Söz

    Ben hâlâ öğrenme yolundayım. Belki sen de bu yoldasın. Belki benden ileridesin, belki geride. Ama önemli olan aynı yolda yürümek.
    O yüzden bu blog, bir nevi yol arkadaşlığı.

    Bu yazıyı tam anlamak için önce
    👉 Kodla Tanıştım, Kendimle Buluştum yazıma göz atmanı öneririm.
    Çünkü her yükselişin arkasında, önce kendinle karşılaşmak vardır.

    Yorumlara yaz, mail at, birlikte ilerleyelim.
    Çünkü biliyorum: birlikte öğrenmek, yalnız başına ezberlemekten çok daha güçlü.

    Selam ve kod dolu günler ile…

  • Blog Tutmak: Sabırla Yazmak

    Blog Tutmak: Sabırla Yazmak

    Blog Açmak Kolaydır, Ama Sadakat İster

    Yazmak bir heves değil; bir sadakattir.

    Çünkü blog tutmak, sadece cümle kurmak değil — kendi sesine sadık kalmaktır.


    Her Yazı Bir Tuğladır

    İlk yazılarım okunmadı belki.

    Ama ben yazdım.

    Çünkü her yazı, içimde bir duvar örüyordu. Her cümle, o duvarda bir tuğlaydı.

    Ve ben fark ettim ki:

    Okunmasa da yazmak, insanı içeriden içeriden büyütüyordu.


    Sabırla Gelen Dönüşüm

    Blog yazmak, sadece bir alışkanlık değil…

    Kendi iç sesini dinlemeye gönüllü olmaktır.

    Kimi zaman tıkanmak, kimi zaman durmak, kimi zaman da sadece bir satırla nefes almaktır.

    Bir disiplin değildir bu; bir bağlılıktır. Vazgeçmemeye kendine verdiğin söz gibidir.


    Kendinle Konuşmanın En Sessiz Hali

    Yazarken bazen tek okuyucun sensin.

    Ama en çok da o haldesin gerçekte.

    Çünkü bazı yazılar okunmak için değil — içten içe anlaşılmak için yazılır.

    Ve sen kendini anladığında, dünya biraz daha az gürültülü olur.


    Devam Etmek İçin Bir Adım Yeter

    Her şey durduğunda bile, bir yazı yazabiliyorsan — hâlâ yol vardır demektir.

    Bazen sadece bir adım…

    📎 “Bir Adım At, Gerisi Gelir”

    Bu yazıda, içimde kıpırdayan o ilk adımı anlattım. Belki sana da ilham olur.


    Okuyucuya Çağrı

    Sen de yazıyor musun? Ya da sadece yazmayı düşünen ama erteleyenlerden misin?

    Bir cümle bile yazsan, yolculuk başlamış sayılır.

    Yorumlara yaz istersen:

    “Ben de buradayım.”

    Bazen sadece bu kadar bile yeter, bir yolun başı olmak için.

    Yazar Notu:

    İlk yazımı hatırlıyorum…
    O heyecanı ve “kim okuyacak ki?” kaygısını.
    Yazmak sadece paylaşmak değil, aslında kendine verdiğin bir söz.
    “Ben buradayım. Duyulmasam da, yazacağım.”
    Bazen yazılar okunmaz, ama yine de bir yerde yankı bulur.
    Eğer yazmak istiyorsan, unutma:

    İlk satır cesaret ister, devam etmek ise sadakat.
    Bu blog, benim kendime olan sadakatim. Okuyan herkese teşekkür ederim. Yazmaya devam edeceğim, çünkü bir gün senin de kelimelerin yankı bulacak.