Korkuların Ruhu: En Büyük Engel İçimizdedir
Hayat, kimi zaman açık açık…
Kimi zaman fark ettirmeden koyar karşımıza engelleri.
Ama en görünmeyen, en sessizi şudur:
“Ya yapamazsam?”
“Zaten çok geç…”
“Kim okuyacak ki?”
Bu cümleler, bazen bir duvar değil,
kendimizi kandırmak için ördüğümüz sessiz zindanlar olur.
Ama işin sırrı burada:
Korku, hareket ettikçe küçülür.
Ve ilk adım, aslında zinciri çözen anahtardır.
Engelleri Aşanlar Bizden Daha Güçlü Değil
Bugün hayranlıkla izlediğimiz insanlar…
Yazarlar, sanatçılar, geliştiriciler… Sanma ki pürüzsüz bir yoldan geçtiler.
Hayır. Onlar da tökezledi, şüphe etti, pes etmeyi düşündü.
Ama onlar bir farkla yürümeye devam etti:
Engelin çevresinden dolanmadılar, içinden geçtiler.
Kod Yazmak Gibi: Sabırla Düğümleri Açmak
Programlamada hata alırsın.
Kod kırılır, sistem çalışmaz.
Ama ararsın… çözersin… sabredersin.
Hayat da aynı dili konuşur.
Hatalar, sana kim olduğunu öğretir.
Çünkü her engel,
görmezden geldiğimiz gücün bir provasıdır.
Engel, Aynadır
Engeller dışarıda değil, çoğu zaman içeride başlar.
Ve her engel aslında sana şunu fısıldar:
“Korkuyorsan, burası dönüşüm yerindir.”
Cesaret, korkunun yokluğu değil;
korkuyla birlikte yürüyebilmektir.
Bir gün dönüp baktığında,
bugün geçmekte zorlandığın şeyin
en büyük içsel devrin olduğunu fark edeceksin.
Okura Davet: Senin Engel Hikâyen Ne?
Bugün, hangi korkunun eşiğinde duruyorsun?
Hangi adımı atmak istiyor ama erteliyorsun?
Yorumlara yaz.
Çünkü senin hikâyen,
bir başkasının “Ben de yapabilirim” deme cesareti olabilir.
Son Söz:
Engelin dili korkudur.
Cesaretin dili ise: “Yine de başladım.”
Bugün küçücük de olsa bir adım attıysan,
o engel artık seni tutamaz.
Unutma, yol yavaş olabilir.
Ama attığın her adım — seni kendine yaklaştırır.

Yorum bırakın